*Şiir Gözlüm
">
-PUSU-
Karanlık gecede karasudan zap suyuna giden yol
Dolunay azatlığında vatanımın
Ay örgüsü saçlarına vurgun düşmüşüm
Alın yazımızda vatan ve bayrak, şehitlik yazılmış
En güzel türküyü kurşun söyler özüme
Ola ki tendürek ağıdı, cudi, gabar türkülerinde
Muhabbeti bulurum bir zaman
Şahadet arslanlarının savaşında
Ölümsüzlük, şehitlik, bayrak hilalinde
Can veren, kan veren yiğitler
Yar gönlümüze düşende çıktık dağların başına
Karanlık gecede el uzattık hilale
Vurgun yedik seher rüzgarlarında
Gurbet türküleriyle selam ettik yar diyarına
Savaş türkülerinde kendimizi bulduk
Vatan türküsüyle toy eyledik her zaman
Kürşat baskınlarnda şahadetime destur verilirken
Tekbir-i İlahi ki bayrağımdaki iman
Yıldız yüceliğinde vatan olası gönül neylerim sensiz acep
Seninle gezerim Şavşat'ı, Kars'ı
Seninle inerim Bingöl'den Van'a
Muş'tan el ederim Adıyaman'a
En deli Sevdalar yaşarım pusu geçerken
Keleş sesinde yas tutarım ölen şehitlerin ardından
Divanesi olduğum Anadolu'yu gezerken
Nasibim bir kurşun olur da düşersem toprağa
Eğer toprak ana açmış ise bağrını
Damla damla düşüyorsa toprağa kan
Bayraklara sarılıyorsa tabutlar
Analar ağlıyorsa şehit yavrularının ardından
Gelinler yas tutuyorsa yiğit erlerin ardı sıra
Ki Türk Devleti öksüz kalacaksa eğer;
Koyver, şahin misali saldırsın
İbrahim'in delilerini bozkurtçasına çakal sürüsüne
Ay gökte kaldıkça ulu kocaların
Ak sakallıların duası üzerine olsun.



Aşık Sefai
ein Bild
SEN OLMASAYDIN.
Sensin bu gönlümün yönü mekanı
Bende ar olmazdı sen olmasaydın
Ak nergisler sana aksın dağlarda
Balda sır olmazdı sen olmasaydın



Dağlardaki güneş doğmaz aleme
Buluttaki yağmur yağmaz aleme
Gönlümdeki güzel sığmaz aleme
Dünya dar olmazdı sen olmasaydın



Suru sırdan derler suyuma benim
El eyleyen çıkar toyuma benim
Elde güzel çokmuş neyime benim
Gözüm kör olmazdı sen olmasaydın



Kuşlar yuvasından uçar mıydı ki
Bulutlar yağmurdan kaçar mıydı ki
Yaylada çiçekler açar mıydı ki
Dağlar kar olmazdı sen olmasaydın



Dostlarım el oldu senin uğruna
Gözlerim sel oldu senin uğruna
Sefai'yim del oldu senin uğruna
Gurbet zor olmazdı sen olmasaydın



Aşık Sefai
***ÖĞRETMENİM*** Adını penceremin buğusuna yazdım öğretmenim
Resmine baktım bir süre
Elimden tabancamı bıraktım öğretmenim
Çiçeklere güllere su verdim...


Üzerime geldi katil rüzgar güllerimi kopardı
O gün bu gün çarpışmaktayım
Zemheri ile yoğrulmuşum yorulmuş vurgun yemişim
Kapındayım yarıcan bak ölmemişim
Yorulmuşum vurgun yemişim...


Vuracaklar biliyorum vuracaklar öğretmenim
Penceremin buğusunda gözyaşları var
Cigaramın dumanında nefes nefes...


Kaçıyorum alabildiğine yağmurdan
Yolumu kesiyor katil rüzgar,
Yaralı bir ceylan gibi düştüm kapına,
Sığınmak için sana korunmak için
Her gün bin kere ölürüm yaşamak için...


Osman Öztunç

ein Bild
***URAL ALTAY DAĞLARIM***
Yıllardır yıllardır hayaller kurdum,
Seni anam gibi aradım durdum... .
Ey benim sevgilim, Ey Anayurdum!...

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur, sabah olur ağlarım.

Gövden bir yerde, başın bir yerde
Senin halin attı beni bu derde...
Söyle Turan sen nerdesin ben nerde?

Nerde benim, yaslı Tanrı dağlarım?
Akşam olur, sabah olur ağlarım.

Turan ellerinden haber gelmiyor!
Ya Rabbi derdimi kimse bilmiyor!
Dört asırdır Türk'ün yüzü gülmüyor!. .

Akşam olur, sabah olur ağlarım.
Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?

Kimlere söylesem bilmem derdimi?
Acap dünya böyle zulüm gördü mü?
Bozkurt gitmiş, Ayı basmış yurdumu.

Bozkurdum der, öz yurdum der ağlarım,
Nerde benim, yaslı Tanrı dağlarım?

Koskoca bir âlem göçmüş yıkılmış
Türbelerin, camilerin yıkılmış
Meydanlara kara putlar dikilmiş!. .

Buhara der, Semerkant der, ağlarım,
Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?

Sen ey Hazar, Engin Hazar, Türk Hazar.
Söyle bana sularında kim gezer?
Kâfir Moskof yine mezar mı kazar?

Seyhun gibi, Ceyhun gibi çağlarım,
Nerde benim, Oral-Altay dağlarım.

Moskof bayrağını çekmiş gemiler,
Yol alırken dalgaların iniler,
Her gelen haberde derdim yeniler!

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur, sabah olur ağlarım.

Vatanlar, vatanlar esir vatanlar
Ey yüreği vatan için atanlar!
Toplanın elleri silah tutanlar!

Kıyam etsin ölülerim, sağlarım!
Nerde benim, yaslı Tanrı dağlarım?

Esen yellere bak, sevda yelidir,
Açan güllere bak, bayrak alıdır,
Senden ayrı düşen gönül delidir!

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur, sabah olur ağlarım.

Duman olup dağlarına ağsam mı?
Yağmur olup bağlarına yağsam mı?
Yıldız olup göklerinde doğsam mı?

Ah çeker de yaşın yaşın ağlarım!
Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?

Doğmuyor, doğmuyor aylar, yıldızlar!
Çalmıyor kırılmış kopuzlar sâzlar!
Karalar bağlamış gelinler kızlar!

Akşam olur sabah olur ağlarım,
Nerde benim, yaslı Tanrı dağlarım!

Allah Allah diyen ezanlar nerde?
Efeler, yiğitler, kızanlar nerde?
Taşkentler, Kırımlar, Kazanlar nerde?

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur, sabah olur ağlarım.

Artık Dede Korkut öğüt vermiyor,
Gültekin'in bildirgeleri gelmiyor!
Ne söylesem olmuyor, ah olmuyor!. .

Nerde benim, Oral-Altaş dağlarım?
Akşam olur, sabah olur ağlarım.

Sürüler dağılmış yaylamaz olmuş,
Irmaklar kurumuş çağlamaz olmuş,

Nerde benim, Ora!-Altay dağlarım?
Akşam olur, sabah olur ağlarım.

Mağripten meşrıkı soranlar hani?
Çin'i Viyana'yı saranlar hani?
Üç kıt'ada dimdik duranlar hani?

Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur, sabah olur ağlarım.

Geçmiş günler birer hayal oldular,
Bedr-i tam idiler hilâl oldular,
Dün cevapken bugün sual oldular!
Nerde benim, Oral-Altay dağlarım?
Akşam olur, sabah olur ağlarım.
Kınaman dostlarım gözümde yaş var!
Şu kara bağrımda bir kara taş var!
Tam elliiki milyon esir kardaş var!

Nerde benim, yaslı Tanrı dağlarım?
Akşam olur, sabah olur ağlarım!..

Osman Yüksel Serdengeçti

ein Bild

***BİR CİHAN GÖRÜRDÜM O GÖZDE O KAŞTA*** Gözleri yemyeşil bir kız tanırdım
Sevginin sınırı olmaz sanırdım
O altın saçlarda o güzel başta
Bir cihan görürdüm o gözde, kaşta


Kader sevgilimi aldı eşinden
Ben bir yetim gibi kaldım peşinden
Aşkı bitmez sandım tükenmez sandım
Sevgiye doymadan acıya kandım


Yıllardır ömrüme acılar katık
Ya...Rabbim bir son ver çileme artık
Kop da gel dile de büyük Tanrıdan
Komasın kimseyi uzak yarinden



Osman Yüksel Serdengeçti


***BİR KAHRAMAN BEKLİYORUZ*** Kal'a gibi dik başın bulutlara yarışsın,
Dalga dalga saçların rüzgârlara karışsın!

Adını nakşedelim, eski-kadim surlara
Sesini haykıralım asırlardan asırlara...

Savletinden titresin yeniden doğu, batı,
Ve kurulsun Allah'ın ebedî saltanatı...

Ufukları kaplasın bayraklarımız al, al,
Göklerle zaferimizi çizsin vahşi bir kartal!..

Kahramanlar büyüsün masalda dev misali,
Eğilsin öpsün gökler canım nazlı hilâli...

Ordularım yeniden Tuna'ya akın etsin!
Bir Yıldırım çıksın da uzağı yakın etsin

Selâm dursun karşısında bütün şerefler, şanlar!
Namını tebcil etsin, yıldızlar kehkeşanlar...

İçimde hiç sönmeyen bir fetih sevdâsı var.
Yavuz gibi diyorum: Bu dünya insana dar!

Bir sadâ duymak için sahralara düşeyim.
Helâl olsun bu yolda, varım yoğum herşeyim!

Volkan gibi lav atmış, ne susmuş ne sönmüşüm.
Ben bu imân uğruna çılgınlara dönmüşüm.

Bir deha bekliyoruz, gençliğe mihrap olsun,
Ruhları tutuşturan bir ateş mihrak olsun.

Sinesinde birleşsin sağa sola sapanlar,
Kahrolsun Hak dururken zorbalara tapanlar!

Çık nerdesin zuhur et! Biz seni bekliyoruz.
Yıllardır yollarında yorgun emekliyoruz...

Musa ol! Hakk'a yüksel! Tecelli et de Tûra.
Zulmet yıkılsın gitsin! Cihan garkolsun nûra!

İstiyorum yeniden bir hilkat istiyorum,
Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!..


Osman Yüksel Serdengeçti

***GELSEN DE BİR; GELMESEN DE***
Artık olan oldu bize
Gelsende bir gelmesen de
Gelemeyiz biz yüzyüze
Gelsende bir gelmesen de

Hep kendini çektin naza
Yok bahara yahut yaza
Bıktım gayrı yaza yaza
Gelsende bir gelmesen de

Demir tavında döğülür
Ağaç yaş iken eğilir
Çocuk küçükken sevilir
Gelsende bir gelmesen de
Bir candır bu, bir andır bu
Giden gelmez, bir handır bu
Dağ-taş değil, insandır bu
Gelsende bir gelmesen de

Göreceğin bir boş kafes
Ceset kalmış, çıkmış nefes
Nerde o can, nerde o ses
Gelsende bir gelmesen de

Serdengeçti artık bitti
Bu ayrılık cana yetti
O bir kuştu, uçtu gitti
Gelsende bir gelmesen de

Osman Yüksel Serdengeçti

***HAPİSHANE TÜRKÜSÜ***
Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam
İçtiğimiz gözyaşı, ekmeğimiz gam
Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Her yeri kaplamış bir kara duman
Geçmiyor, geçmiyor şu kahpe zaman
Bir af çıkmazsa da halimiz yaman
Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Feryadıma ses vermez, duvarlar dilsiz
Geçiyor baharlar çemensiz, gülsüz
Kötürüm gibiyim ayaksız, elsiz
Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Hep de bize imiş feleğin cevri
Döndü gayrı dünya, değişti seyri
Bu devir alçaklar, korkaklar devri
Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Herkesin derdi de başından aşkın
Her kimi gördümse serseri, şaşkın
Yemeksiz, gömleksiz, perişan, düşkün
Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Bozulmuş düzeni, çalmıyor sazım
Geçmiyor, geçmiyor kimseye nazım
Ben bir Köroğlu'yum, nerde Ayvaz'ım
Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Çıkar avluda volta vururum
Bu sefil hayatı böyle sürürüm
İflah etmez, ben bu yerde çürürüm
Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Düşmüşüm yatağa hastayım, hasta
Gözlerim kapıda, kulağım seste
Yastayım kardaşlar yastayım yasta
Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Geceler iner de, doğar yıldızlar
Köyümü andıkça yüreğim sızlar
Aklıma geliyor gelinler, kızlar
Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Akşam olur, kapılar kitlenir
Kimi kumar oynar, kimi bitlenir
Buraya düşen her derde katlanır
Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Kimi esrar çeker, düşer dalgaya
Kimi bıçak çeker, girer kavgaya
Yıkılası hapishane damları anam
Yandım Allah yandım, daha mı yanam

Osman Yüksel Serdengeçti


ein Bild
***VEDA***
Artık iş kalmadı yarenler bizde
Tökezliyor olduk yazıda düzde
Şairdik, hatiptik, yazardık sözde
Ekmeği yemeğe ağızda diş yok
Dedik ya efendim bizlerde iş yok

Sağ yanım titriyor, sol yanım tutmaz
Nabzım tekler durur, muntazam atmaz
Ayağım bir türlü ileri gitmez
Ağzım her an kuru, gözümde yaş yok
Artık bundan böyle bizlerde iş yok

Bir secdeye varsam başım dolanır
Ne yesem ne içsem, miğdem bulanır
Bütün dertler birbirine ulanır
Yuvamız da bomboş uçacak kuş yok
Hayra yorulacak hayal yok, düş yok
Yakını uzağı seçemez oldum
Bir ufak hendeği geçemez oldum
Bir bardak soğuk su içemez oldum
Tatlılarda bile lezzet yok, tat yok
Benim bu halime takacak ad yok

İki adım atsam durmaz düşerim
Eski hallerime şimdi şaşarım
Allah’;;;;;;;;;ım ben böyle nasıl yaşarım
Kendimi kollayacak gövdede baş yok
Bağrıma basacak evlat yok, eş yok

Yaşıtlarım birer birer ölüyor
Yeşil yaprak kara toprak oluyor
Azrail de baş ucumda soluyor
Üstüme dikmeye ağaç yok, taş yok
Arkamdan vermeye yemek yok, aş yok...

Osman Yüksel Serdengeçti

***AŞIĞIYIM***
Siz sormayın bana aşkı
Ben bu yurdun aşığıyım
Kalleş dosttan gözüm yıldı
Düşman merdin aşığıyım

Biri dişli biri çarktır
Aynı millet aynı ırktır
Alevi Türk, sünni Türktür
Çerkez Kürdün aşığıyım.

Bu dünyanın kıymetine
Aldanmayın servetine
Aç kalsa da devletine
Bağlı ferdin aşığıyım

Yolcusu var kızıl yolun
Farkı benden şudur onun:
O Leninin O Maonun,
Ben Bozkurtun aşığıyım.

Arif dönmüş bir bülbüle
O aşıktır bağdaki güle
Ülkücülük dertse bile
Ben bu derdin aşığıyım.

Ozan Arif Şirin

ein Bild
***BAYRAM DUASI***
Ya Rabbi tadına bütün milletin,
Varacağı bayramlara eriştir
Milletinin yarasını devletin,
Saracağı bayramlara eriştir.

Devletin milletin verip el ele
Kimsenin kimseyi etmeden köle,
Zenginin fakirin gönül gönüle
Gireceği bayramlara eriştir.

Fukaranın rezil olduğu değil,
Hastanede rehin kaldığı değil,
Memurların zekat aldığı değil
Vereceği bayramlara eriştir.

Her mübarek bayram gelince böyle,
İşçi köylü mahzun olmasın öyle,
Cebinde harçlığı göğsünü şöyle
Gereceği bayramlara eriştir.

Enflasyon insin diye çok estim,
Anladım ki biraz hayalperestim,
İnmesinden artık umudu kestim
Duracağı bayramlara eriştir.

Ya Rabbi halimiz ayandır sana,
Tahammül kalmadı dökülen kana,
Savaşın kavganın, terörün sona
Ereceği bayramlara eriştir.

Sağımız solumuz düşmanla kaplı,
Sırtımızda nifak hançeri saplı.
Yüreklerin birlik-beraber toplu
Vuracağı bayramlara eriştir.

Ben desem devletin gücüne gider,
Bunlar ne av yapar ne koyun güder,
Hepimizin başta gerçek bir lider
Göreceği bayramlara eriştir.

Arif der ki Ya Rab Müslüman Türk’;;;;;;;;;üm
Bu düzen tartmıyor çok ağır yüküm,
Türk’;;;;;;;;;ün ve İslam’;;;;;;;;;ın yeniden hüküm
Süreceği bayramlara eriştir.

Ozan Arif Şirin

***VE MONA ROZA***
Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara
Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi
Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara
Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi
Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara
Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi
Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara

Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü
Ve boğazımı sıktı parmaklar ince uzun
Günahkar toprağımın saçından bir tel düştü
Sana ne olmuş Roza, bir derde tutulmuşsun
Bir ekmek kadar aziz fikirler böyle pişti
Noel ağaçları ve manolyalar kahrolsun
Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü

Şu şapkayı çıkarıp atıyorum ırmağa
Her şeyim sizin olsun, hep sizin, kesik başlar
Rüyasında örümcek başlarsa ağlamaya
İçine gül koyduğum tüfek ölmeye başlar
Günahını sırtına yüklenen kaplumbağa
Gibi ölüm önünde özbenliğim yavaşlar
Öyleyse bu şapkayı atıyorum ırmağa

Bu erkekler kokuyu kediler gibi alır
Ve kediler de her gece sürünür yastıklara
Denizleri bahtiyar eden günler kısalır
Satılmayan çiçekler zehirli ve kapkara
Unutulmuş erkekler ve kadınlara kalır
Bir geyiğin eriyen gözleri düşer kara
Ve erkekler kokuyu kediler gibi alır

Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık
Ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi
Sana da Mona Roza, taşbebeği bıraktık
Ellerinde kılıçlı balıkların bir dişi
Senin hatıran kadar büyük, yeni, karanlık
Senin hatıran kadar Allah ve şeytan işi
Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık

Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim
Ta boğazıma kadar çıkan deli yağmura
Tüyüme horozdan çok itimat edeceğim
İtimat edeceğim şu belalı yağmura
Ruhumu bayrak yapıp ben teslim edeceğim
Asılmış bir adamın iki eli yağmura
Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim

Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni
Ve bir şehir yaratmak ruhundan Geyve diye
Parçalanan gemiyi ve yırtılan yelkeni
Katıvermek sessizce söylenen bir türküye
Ve sonra bir köşede öldürmek ölmeyeni
Ve son vermek bu bitmeyen şarkıya
Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni

Sana tavus kuşunun içine girdiğini
En son söz olarak söylemek istiyorum
İçimde tavusların kaybolduğunu
Bana da bir çift ak kanat kaldığını
Son, en son söz olarak söylemek istiyorum
İçime girdiğini, tüyünü yolduğumu
Son, en son söz olarak söylemek istiyorum

Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara
Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi
Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara
Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi
Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara
Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi
Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara...

Sezai Karakoç


ein Bild
***ÜLKÜM***

Azrailin nuru olsa da gözlerindeki parıltı,
Öleceğimi bile bile bakarım elbet ...
Bozkurt korkar mı etraf dolsa hırıltı?
Ülküm senle dünyaya bakarım elbet ...
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol